Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Sigorta Şirketlerinin Sorumlulukları | Mustafa Sonar

TRAFİK KAZALARINDA HUKUKİ SORUMLULUK VE SİGORTA ŞİRKETLERİNİN SORUMLULUKLARI

Avukat Mustafa SONAR Koordinatörlüğünde hazırlanmış olan bir diğer çalışmamız da

Trafik kazalarındaki sorumluluk ve sigorta şirketine yöneltebileceğiniz husumetin

detaylarını sunmaktayız.Kavramlarla ilerleyecek olursak Şöyle ki;

İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde

kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı,

ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi

hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu

bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. (KTK. Madde 3)

KTK 85. maddesinde motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir

tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme; karayollarındaki motorlu

araçların işletilmesinin doğurduğu büyük tehlike, bunların zarar doğurmaya müsait

oluşu, sürücünün ekonomik durumun genelde zayıf olması gibi zarara uğrayan tarafı

himaye düşüncesinden doğmuştur.

Motorlu bir aracın işletilmesi cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına

sebep olursa işleten kusursuz olarak sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu,

ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğudur. Eğer

ortada bir zarar varsa karine olarak bu zarar motorlu araç işletilmesinin tabi ve normal

bir sonucudur. Dolayısıyla bu sonuçtan motorlu aracı işleten sorumludur. KTK 85/1

göre işletenin sorumluluğu kusur sorumluluğu olmadığı gibi, B.K. 55. maddesinde

öngörülen objektif özen ödevinin ihlaline dayanan bir sebep sorumluluğu da değildir.

Bu itibarla işleten hiçbir kusuru olmazsa da, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararı

tazmin etmekle sorumludur. Sorumluluk kusura dayanmamaktadır.

İşletenin sorumluluğu için, KTK 85/1. maddesinde kusur aranmadığı gibi,

sorumluluktan kurtulmak için de aynı yasanın 86. maddesinde öngörülen durumların

söz konusu olması gerekmektedir. Yani ortada illiyet bağını kesen sebeplerin bulunması

gerekir. Bunlar;

Zararın mücbir sebepten,

Zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusurundan,

araçtaki teknik bir bozukluk veya noksanlığın kazaya sebep olmamasıdır.

Aracın işleteni, kusursuzluğunu ispat etmek zorundadır. Yoksa zarar gören kişi araç

işleteninin kusurlu olduğunu ispat etmek zorunda değildir.

1996 yılında KTK yapılan değişiklikle teşebbüs sahibine de sorumluluk getirilmiştir.

Buna göre, otobüslerde yapılan yolculuklarda, otobüsün bir işletmenin adı altında veya

işletme tarafından işletilmesi sırasında meydana zararlardan teşebbüs (işletme) sahibi

de işleten ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.

İşletme halinde olan aracın sebep olduğu trafik kazası nedeniyle sorumluluk şartları;

Ortada bir zarar olmalıdır. Zarar, motorlu aracın yada araçta bulunan yolcunun

yada araç dışındaki bir kişinin malının zarara uğramasıdır. Kişilerin cismani zararları

da bu kapsamdadır.

Zarar Motorlu araç tarafından verilmelidir.

Zarar Motorlu aracın işletilmesi neden olmalıdır. KTK 85. maddesinde bu durum

açıklanmış olup, aracın trafiğe çıkarılmış olması ve kullanılması sırasında zararın

meydana gelmesi gerekmektedir.

Zararın meydana gelmesi ile aracın işletilmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır.

Yukarıda işletenin tanımını yaptık. Şimdi de KTK 85. maddesine göre; işletenin

sorumluluğuna bakalım. Öncelikle kim işleten olur sorusuna cevap bulmamız

gerekmektedir.

İşletme Alanı;

Motorlu araç kazası karayolunda olmalıdır.

Kazayı meydana getiren araç motorlu araç olmalıdır.

Hemzemin geçitlerde meydana gelen trafik kazalarında da 2918 sayılı KTK

hükümleri uygulanmaktadır. Bu durumlarda DDY idaresi de hemzemin geçitlerde

meydana gelen işleten sayılır. Yargıtay birçok kararında buna değinmektedir.

Hemzemin geçit, karayolu ile tren yolunun kesiştiği yerlerdir.

İşletenin sorumluluktan kurtulması yada sorumluluğun azaltılması şartları;

KTK 86. maddesinde işletenin veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması

düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre işletenin sorumluluktan kurtulması son derece

zorlaşmıştır.

Buna göre işleten önce zararın mücbir bir sebep veya zarar görenin yada 3. bir şahsın

ağır kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini ileri sürecek, sonra da

olayda ne kendisinin ne de eylemlerinden olduğu kimselerin kusuru bulunmadığını

ispatlayacaktır Ancak 86. madde bununla yetinmemiş, zararın meydana gelmesine

araçtaki bir bozukluğun etken olmaması koşulunu da birlikte aramıştır.

Sorumluluktan kurtulamayan işleten kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru

bulunduğunu ispat ederse, tazminat miktarı kusur derecesine göre indirilir.

Zarar verenlerin birden çok olması (Madde 88);

Bir aracın katıldığı bir kazada bir 3. şahsın uğradığı zararlardan dolayı birden fazla kişi

tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumludur. Birden çok

kişinin sorumlu tutulduğu durumlarda zarara neden olanlar kusurları oranında zarara

katlanırlar.

Aynı zarardan sorumlu olanlar müteselsil sorumlu olup B.K 141. madde gereğince

borçlulardan her biri borcun tümünden sorumludur. Zarar verenlerin müteselsil

sorumlu olmaları için talepte bulunanın bu konuda talepte bulunması şarttır.

Maddi ve Manevi Tazminat (Madde 90)

Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında B.K. haksız

fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.

B.K. 41-60 maddelerinde belirtilen hususlar yeni maddi tazminatın biçimi ve kapsamı

ile manevi tazminat konularındaki bölümler trafik kazaları nedeniyle meydana gelen

zararlarda uygulanacaktır. Ancak manevi tazminat taleplerinde bir farklılık var.

Manevi tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi Genel hükümlerin aksine KTK109/2

maddesine göre dava cezayı gerektiren bir fiilden değer ve ceza kanunu bu fiil için daha

uzun bir zaman aşımı öngörmüşse bu süre manevi tazminat talepleri açısından

uygulanır.

Trafik kazasında bir kişi ölmüşse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun

kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep

edebileceği, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi

tazminatta talep edebilirler.

Yaralamalarda; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan

gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı

kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir Aynı şekilde manevi

tazminat talebinde de bulunabilecektir.

Sakatlanmalarda; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre

zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak

kazanabilecektir.

Maddi Zararlarda; Araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını

isteyebilecektir.

Özellikle belirtmek isterim ki, maddi zararlarda araçların kaza nedeniyle uğradıkları

diğer kaybın istenebileceğini düşünüyorum. Örneğin; kazada bir aracın ciddi bir şekilde

hasarlandığını düşünelim, burada araçta meydana gelen ve aracın tamiri gereken zararı

isteyebileceğini, aracın darbeli oluşu nedeniyle uğradığı değer kaybını da isteyebiliriz.

Maddi ve manevi tazminat taleplerinde; Tazminat miktarları tarafların olaydaki kusur

oranına göre belirlenecektir.

SİGORTA

Zorunlu Trafik Sigortası (Madde 91)

Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği onun karşılamak

üzere hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir

zarar sigortası türüdür. İşletenlerin KTK 85. maddesindeki sorumluluklarının

karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortasını yapmaları zorunludur.

Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır.

Zorunlu trafik sigortası işletenin KTK göre sorumluluğunu karşılamak üzere

kurulmuştur. Bu sigorta türü işletenin B. Kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla

düzenlenmiştir. Yani Trafik sigortası işletenin 3. kişilere verdiği zararları

karşılamaktadır. İşletenin kendisine gelen zararlar sigorta kapsamı dışındadır.

Örneğin; sigortalı aracın tek taraflı maddi hasarlı bir kaza yaptığını düşünelim. Burada

sigortalıya ait araç 3. bir kişiye zarar vermediği için bu araçtaki maddi zarar sigorta

kapsamı dışındadır. Aynı aracın bir yayaya çarpıp öldürdüğünü ve aracın kusurlu

olduğunu düşünelim. Bu durumda yaya 3. kişi konumunda olduğundan bu zarar sigorta

kapsamında kalmaktadır.

Zorunlu Trafik sigortasında; sigortacının(sigorta şirketinin) sorumluluğu limitle

sınırlıdır. Limitin üzerindeki zarardan sorumlu değildir.

Zorunlu Trafik sigortasından faydalanma şartları;

Motorlu bir aracın söz konusu olması gerekir.

Sigorta kapsamındaki kaza karayolunda olmalıdır,

Motorlu araç işletme halinde olmalıdır.

Hatır taşıması söz konusu olmamalıdır.

Zarar görenin beraberinde bulunan eşyanın zarar görmesi gereklidir. Burada zarar

görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın

uğradığı zarardan işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir.Yani zarar görenin

bagaj ve benzeri eşyanın zarar görmesi halinde sigortacının sorumluluğu

bulunmaktadır.

Aracın çalınma ve gasp edilmesinde işleten ve eylemlerinden sorumlu kişilerin

kusurunun bulunmaması gerekir. Yani işletenin aracın çalınması veya gasp edilmesinde

araç işleteni veya işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru yoksa araç

işleteninin sorumlu olmaması nedeniyle sigortacının da sorumluluğu bulunmamaktadır.

Motorlu bisiklet sürücülerinin uğradığı zarardan sigorta şirketi sorumlu değildir.

Araç sürücüsünün zarar görmesi halinde Sigortacının sorumluluğu (Madde 91);

KTK 91. maddesine göre, zorunlu trafik sigortamda, sigortacı işletenin aynı yasanın

85/1. maddesindeki hukuki sorumluluğu üzerine alır. Anılan maddeye göre, bir motorlu

aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa işleten bu

zararlardan sorumlu olacaktır. Sigortacının bu kapsamda ki sorumluluğunu sınırlayan

KTK 92. maddesinde araç sürücüsünün sigorta kapsamı dışında kaldığına dair bir

hüküm olmadığı için araç sürücüsünün zarar görmesi halinde (mesela ölümü)sigorta

şirketinden tazminat talep edilebilecektir. Ancak araç sahibi ile sürücü aynı kişi ise veya

sürücü kusurlu ise sigortadan faydalanamaz.

En az sigorta tutarları (Madde 93)

Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasında;

Teminat: Aracın cinsine göre, kişi başına ve kaza başına ödenecek, ölüm, yaralanma

tazminatları ile araçta meydana gelecek maddi hasar olarak ödenecek tazminatlarına

azami miktarları her yılı ilgili bakanlıkça belirlenip, Resmi Gazetede yayınlanır.

Kazanın meydana geldiği tarihteki poliçe limitleri geçerlidir.

Sigorta priminin ödeneceği zaman; Sigorta şirketinin sigorta poliçesinden doğacak

sorumluluğun başlaması için mutlaka primin tamamının yada ilk taksidinin ödenmesi

gerekmektedir. Uygulamada Zorunlu Trafik Sigortasının priminin tamamı peşin

ödenmektedir.

Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller (Madde 95);

Sigorta sözleşmesinden veya kanunda doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması

veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.

Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesi veya kanuna göre tazminatın

kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.

Buna göre;KTK Mali Sor.Sigortası Genel Şartnamenin 4. maddesinde bu haller

sıralanmıştır.

Sigorta sözleşmesine gör; sigortacının sigortalıya rücu edebileceği haller.

Tazminatı gerektiren olay işletenin kastı veya ağır kusuru sonucunda meydana

gelmişse,

Tazminatı gerektiren olay, aracın KTK’nın hükümlerine göre ehliyetnamesi olmayan

kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmişse.

Kazanın sürücünün uyuşturucu veya keyif verici madde alması nedeniyle veya alkollü

içki almış olması nedeniyle meydana gelmişse.

Aracın çalınması veya gasp edilmesinde araç malıkinin kusurlu olması halinde

Yukarıda saydığımız durumlarda, sigorta şirketi, 3. kişinin zararını ödeyecek, ancak

ödediği zararın tahsilini teminen kendi sigortalısına müracaat edebilecektir. Yani,

sigortacı, sigorta ettirene karşı sahip olduğu defileri zarar gören 3. şahıslara karşı ileri

süremez. Bu düzenleme, kazada mağdur olanları korumak amacıyla yapılmıştır.

Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı (Madde 97)

Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı zara gören, mali sorumluluk sigortasında

öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi

dava açabilir.

Tedavi Giderlerinin Ödenmesi (Madde 98);

Motorlu araçların neden oldukları kazada, cismani zarara uğrayan kimse, ilk

yardım,muayene ve kontrol veya ayakta,hastanede ve diğer yerlerdeki tedavi

giderleriyle tedavisinin gerektirdiği sair masrafları zorunlu sorumluluk sigortasından

isteme hakkına sahiptir.

Tedavi giderleri; Hastane, sağlık yurdu, doktor, muayene, tahlil,ameliyat, refakatçı vs.

hizmetlerin ücret ve masrafları, muayene ve tahlil yerlerine gidiş geliş ücretleri,

ambulans, fizik tedavi, röntgen,ortopedi tedavisi,protez bedelleri,her türlü ilaç ve

munzam gıda bedellerini kapsar.

Birden fazla aracın karıştığı kazalarda; tedavi giderlerinin tazmini için zarar gören kişi

sigorta şirketlerinden herhangi birine başvurabilir. Bu durumda ödemeyi yapan sigorta

şirketi kusurları oranında diğer sorumlulara rücu edebilir. Yasada ödememin başvuru

tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ödenmesini öngörmüş olup, buna aykırılık halinde,

sigorta şirketini şikayet etme yoluna gidebilirsiniz.

Tazminat ve giderlerin ödenmesi (Madde 99);

Tazminat ve giderlerin ödenmesi usulü; Sigorta şirketi,hak sahibinin kaza ve zarara

ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya

kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren poliçede belirlenen sınırlar dahilinde

kalan miktarı 8 iş günü içinde ödemek zorundadır.

Sigortaca yapılacak ödeme mahiyeti; sigorta şirketinin zarar görene yapacağı ödeme

maktu bir ödeme değildir. Zarar görenin gerçek zararı sigorta şirketince ödenecektir.

Ancak yapılacak ödeme de, sigorta poliçesinde belirlenen limitle, sınırlı olup, sigorta

şirketi limitin üzerinde ödeme yapmayacaktır.

Devlete ve kamu tüzel kişilerine ait araçlar (Madde 106)

Yasa hükmünde belirtilen kamu tüzel kişileri de KTK 85. maddesi anlamında işleten

niteliği ile ve tehlikesine ilkesine göre zarardan sorumlu tutulmuştur. Bu araçlara mali

sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.

DDY’nin Sorumluluğu; Trenler karayolunda değil de ray üzerinde giden araçlar

olduğundan KTK tabi değildir. Ancak trenler motorlu araç olduğundan hemzemin

geçitlerde meydana gelen kazalardan DDY idaresi KTK hükümlerine işleten olarak

sorumludur.

Alkollü Araç Kullanma Durumu ve Rücu;

Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması

halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir.

Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu

durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir.

Sigortacının rücu meselesi, gerek zorunlu olsun, gerekse ihtiyari mali sorumluluk

sigortası genel şartlarına göre sigortacı ödediği tazminat tutarınca sigorta ettirenin

yerine geçer. Böylece, işletenin (sigorta ettirenin) kazaya sebep olan kişilere karşı

açabileceği tazminat davalarını sigortacı açabilecektir.

Benzer bir hükümde Ticaret Kanunu 1301. madde de vardır. Buna göre sigortacı

sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta

ettiren kimsenin vahi zarardan dolayı 3. şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak,

tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder denilmektedir. KTK 95. madde de

sigorta şirketinin sigorta sözleşmesine aykırı hallerde 3. şahıslara yapacağı ödeme

durumlarında sigorta ettirene başvurabileceği yukarıda belirtilmiştir.

Aynı şekilde; KTK 98. maddesinde tedavi masrafları için zarar görenin sigortacılardan

herhangi birine başvurabileceği hükmü yer almaktadır. Yine 99. maddede tedavi

masrafları dışındaki ödemelerde sigortacının diğer sigorta şirketlerine sorumluluk

oranında paylaştırılmasını isteyebilecektir. Burada da rücu meselesi ortaya

çıkmaktadır. Bu durumda da ödemeyi yapan sigorta şirketi, diğer sigorta şirketlerine

kusurları oranında başvurabilecektir.

Sigortacının (sigorta şirketinin ) Halef sıfatıyla açacağı rücu davasında zaman aşımı;

KTK 109. ve B,K 60.madde uyarınca zarar görenin ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği

tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda 10yıl içinde dava açılmalıdır. Yani sigorta şirketi

rücu davasında zarar görenin (sigortalının) zaman aşımına bağlıdır.

KTK yer almamasına rağmen, Yeşilkart Sigortası, Kasko Sigortası ve Zorunlu Koltuk

sigortasına kısaca değinmekte fayda vardır.

Zamanaşımı (Madde 109);

1-KTK kapsamında zamanaşımı;

a-Mala gelen zararlarda; zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği

tarihten iki yıl ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,

b-Kişiye gelen zararlarda;

Maddi zararlar; zarar gören, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten iki yıl

ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,

Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir

zamanaşımı süresi öngörmüşse; ceza kanununda ceza için öngörülen zamanaşımı süresi

uygulanır. Burada sürücü veya işleten ayırımı yapılmamıştır. Uzatılmış zamanaşımının

uygulanması için sürücünün mahkum olması şartı aranmaz.

c-Manevi tazminatta zamanaşımı; KTK 90. maddesinde manevi tazminatta B.K.’nun

haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanması hüküm altına alınmış olup, buna göre;

B.K. 60. maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörülse de, Yargıtayın bir

kararında “dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha

uzun bur zamanaşımı süresi öngörmüşse bu süre manevi tazminat açısından da

uygulanır”

2-KTK kapsamına girmeyen haksız fiillerde zamanaşımı;

B.K. 60. maddesine göre zamanaşımı, zarar görenin zararı ve faili öğrenmesinden

itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır. Ancak eylem suç ise ve ceza kanununda daha

uzun bir süre öngörülmüşse, zamanaşımı süresi ceza kanununda fiil için belirtilen

zamanaşımı süresidir.

Sigortacıya (Sigorta şirketine) karşı Zamanaşımı;

a-Zarar görenin sigortaya başvurması durumunda; KTK sigortacıya karşı açılacak

davalarda zamanaşımı konusunda özel bir açıklama yoktur. Bu durumda 2 ve 10 yıllık

zamanaşımı süreleri burada da uygulanır. Cezayı gerektiren bir fiil varsa ceza

kanunundaki zamanaşımı uygulanır.

b-Sigortalının sigortacıya (sigorta şirketine) başvurması durumunda; TTK. 1268.

maddesine göre sigortalı ile sigortacı arasındaki sözleşmeden kaynaklanan taleplerde

zamanaşımı süresi 2 yıldır.

c-Sigortacının Rücu davasında; zarar görenin zarar verene karşı taleplerinde uygulanan

zamanaşımı burada uygulanır. Burada zamanaşımının sigortacı açısından ne zaman

başlayacağı önemlidir. Sigorta şirketinin rücu davasında zamanaşımı süresi, halefinin

(zarar görenin) faili öğrenme tarihinden itibaren başlar.

Yetkili mahkeme (Madde 110);

Trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalarda; Sigortacının merkez

veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer ile kazanın

meydana geldiği yer mahkemesinde açılabilir.

Aynı dava sigorta şirketine karşı açılmamış olup, işletene karşı açılmışsa, genel

hükümlere göre ya davalının ikametgâhı veya kazanın meydana geldiği yer mahkemesi

yetkilidir.

Görevli mahkeme;

Davanın miktarına göre Sulh veya Asliye Hukuk mahkemelerinde açılır. 7.230,00 TL ve

altı taleplerde Sulh Hukuk, 7.230,00 TL üstünde ise Asliye Hukuk mahkemesinde açılır.

Eğer davanın tarafları tacir ise ve haksız fiil ticari bir işletmeyi ilgilendiriyorsa; dava

ticaret mahkemesinde görülür.

Otobüs, minibüs, taksi gibi araçlarda yolcu olarak bulunan kimselerin bunlara açacağı

davalar ticaret mahkemesinde görülür.