TRAFİK KAZALARINDA HUKUKİ SORUMLULUK VE SİGORTA ŞİRKETLERİNİN SORUMLULUKLARI
Avukat Mustafa SONAR Koordinatörlüğünde hazırlanmış olan bir diğer çalışmamız da
Trafik kazalarındaki sorumluluk ve sigorta şirketine yöneltebileceğiniz husumetin
detaylarını sunmaktayız.Kavramlarla ilerleyecek olursak Şöyle ki;
İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde
kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı,
ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi
hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu
bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. (KTK. Madde 3)
KTK 85. maddesinde motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir
tehlike sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme; karayollarındaki motorlu
araçların işletilmesinin doğurduğu büyük tehlike, bunların zarar doğurmaya müsait
oluşu, sürücünün ekonomik durumun genelde zayıf olması gibi zarara uğrayan tarafı
himaye düşüncesinden doğmuştur.
Motorlu bir aracın işletilmesi cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına
sebep olursa işleten kusursuz olarak sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu,
ağırlaştırılmış kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğudur. Eğer
ortada bir zarar varsa karine olarak bu zarar motorlu araç işletilmesinin tabi ve normal
bir sonucudur. Dolayısıyla bu sonuçtan motorlu aracı işleten sorumludur. KTK 85/1
göre işletenin sorumluluğu kusur sorumluluğu olmadığı gibi, B.K. 55. maddesinde
öngörülen objektif özen ödevinin ihlaline dayanan bir sebep sorumluluğu da değildir.
Bu itibarla işleten hiçbir kusuru olmazsa da, aracın işletilmesinin sebep olduğu zararı
tazmin etmekle sorumludur. Sorumluluk kusura dayanmamaktadır.
İşletenin sorumluluğu için, KTK 85/1. maddesinde kusur aranmadığı gibi,
sorumluluktan kurtulmak için de aynı yasanın 86. maddesinde öngörülen durumların
söz konusu olması gerekmektedir. Yani ortada illiyet bağını kesen sebeplerin bulunması
gerekir. Bunlar;
Zararın mücbir sebepten,
Zarar görenin veya 3. kişinin ağır kusurundan,
araçtaki teknik bir bozukluk veya noksanlığın kazaya sebep olmamasıdır.
Aracın işleteni, kusursuzluğunu ispat etmek zorundadır. Yoksa zarar gören kişi araç
işleteninin kusurlu olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
1996 yılında KTK yapılan değişiklikle teşebbüs sahibine de sorumluluk getirilmiştir.
Buna göre, otobüslerde yapılan yolculuklarda, otobüsün bir işletmenin adı altında veya
işletme tarafından işletilmesi sırasında meydana zararlardan teşebbüs (işletme) sahibi
de işleten ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
İşletme halinde olan aracın sebep olduğu trafik kazası nedeniyle sorumluluk şartları;
Ortada bir zarar olmalıdır. Zarar, motorlu aracın yada araçta bulunan yolcunun
yada araç dışındaki bir kişinin malının zarara uğramasıdır. Kişilerin cismani zararları
da bu kapsamdadır.
Zarar Motorlu araç tarafından verilmelidir.
Zarar Motorlu aracın işletilmesi neden olmalıdır. KTK 85. maddesinde bu durum
açıklanmış olup, aracın trafiğe çıkarılmış olması ve kullanılması sırasında zararın
meydana gelmesi gerekmektedir.
Zararın meydana gelmesi ile aracın işletilmesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
Yukarıda işletenin tanımını yaptık. Şimdi de KTK 85. maddesine göre; işletenin
sorumluluğuna bakalım. Öncelikle kim işleten olur sorusuna cevap bulmamız
gerekmektedir.
İşletme Alanı;
Motorlu araç kazası karayolunda olmalıdır.
Kazayı meydana getiren araç motorlu araç olmalıdır.
Hemzemin geçitlerde meydana gelen trafik kazalarında da 2918 sayılı KTK
hükümleri uygulanmaktadır. Bu durumlarda DDY idaresi de hemzemin geçitlerde
meydana gelen işleten sayılır. Yargıtay birçok kararında buna değinmektedir.
Hemzemin geçit, karayolu ile tren yolunun kesiştiği yerlerdir.
İşletenin sorumluluktan kurtulması yada sorumluluğun azaltılması şartları;
KTK 86. maddesinde işletenin veya teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması
düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre işletenin sorumluluktan kurtulması son derece
zorlaşmıştır.
Buna göre işleten önce zararın mücbir bir sebep veya zarar görenin yada 3. bir şahsın
ağır kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağının kesildiğini ileri sürecek, sonra da
olayda ne kendisinin ne de eylemlerinden olduğu kimselerin kusuru bulunmadığını
ispatlayacaktır Ancak 86. madde bununla yetinmemiş, zararın meydana gelmesine
araçtaki bir bozukluğun etken olmaması koşulunu da birlikte aramıştır.
Sorumluluktan kurtulamayan işleten kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru
bulunduğunu ispat ederse, tazminat miktarı kusur derecesine göre indirilir.
Zarar verenlerin birden çok olması (Madde 88);
Bir aracın katıldığı bir kazada bir 3. şahsın uğradığı zararlardan dolayı birden fazla kişi
tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar müteselsil olarak sorumludur. Birden çok
kişinin sorumlu tutulduğu durumlarda zarara neden olanlar kusurları oranında zarara
katlanırlar.
Aynı zarardan sorumlu olanlar müteselsil sorumlu olup B.K 141. madde gereğince
borçlulardan her biri borcun tümünden sorumludur. Zarar verenlerin müteselsil
sorumlu olmaları için talepte bulunanın bu konuda talepte bulunması şarttır.
Maddi ve Manevi Tazminat (Madde 90)
Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında B.K. haksız
fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
B.K. 41-60 maddelerinde belirtilen hususlar yeni maddi tazminatın biçimi ve kapsamı
ile manevi tazminat konularındaki bölümler trafik kazaları nedeniyle meydana gelen
zararlarda uygulanacaktır. Ancak manevi tazminat taleplerinde bir farklılık var.
Manevi tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi Genel hükümlerin aksine KTK109/2
maddesine göre dava cezayı gerektiren bir fiilden değer ve ceza kanunu bu fiil için daha
uzun bir zaman aşımı öngörmüşse bu süre manevi tazminat talepleri açısından
uygulanır.
Trafik kazasında bir kişi ölmüşse; Mirasçıları, ölenin desteğinden yoksun
kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep
edebileceği, ölenin,ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntü nedeniyle manevi
tazminatta talep edebilirler.
Yaralamalarda; Meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan
gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı
kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir Aynı şekilde manevi
tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlanmalarda; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre
zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi tazminata hak
kazanabilecektir.
Maddi Zararlarda; Araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını
isteyebilecektir.
Özellikle belirtmek isterim ki, maddi zararlarda araçların kaza nedeniyle uğradıkları
diğer kaybın istenebileceğini düşünüyorum. Örneğin; kazada bir aracın ciddi bir şekilde
hasarlandığını düşünelim, burada araçta meydana gelen ve aracın tamiri gereken zararı
isteyebileceğini, aracın darbeli oluşu nedeniyle uğradığı değer kaybını da isteyebiliriz.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinde; Tazminat miktarları tarafların olaydaki kusur
oranına göre belirlenecektir.
SİGORTA
Zorunlu Trafik Sigortası (Madde 91)
Zorunlu Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği onun karşılamak
üzere hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir
zarar sigortası türüdür. İşletenlerin KTK 85. maddesindeki sorumluluklarının
karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortasını yapmaları zorunludur.
Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır.
Zorunlu trafik sigortası işletenin KTK göre sorumluluğunu karşılamak üzere
kurulmuştur. Bu sigorta türü işletenin B. Kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla
düzenlenmiştir. Yani Trafik sigortası işletenin 3. kişilere verdiği zararları
karşılamaktadır. İşletenin kendisine gelen zararlar sigorta kapsamı dışındadır.
Örneğin; sigortalı aracın tek taraflı maddi hasarlı bir kaza yaptığını düşünelim. Burada
sigortalıya ait araç 3. bir kişiye zarar vermediği için bu araçtaki maddi zarar sigorta
kapsamı dışındadır. Aynı aracın bir yayaya çarpıp öldürdüğünü ve aracın kusurlu
olduğunu düşünelim. Bu durumda yaya 3. kişi konumunda olduğundan bu zarar sigorta
kapsamında kalmaktadır.
Zorunlu Trafik sigortasında; sigortacının(sigorta şirketinin) sorumluluğu limitle
sınırlıdır. Limitin üzerindeki zarardan sorumlu değildir.
Zorunlu Trafik sigortasından faydalanma şartları;
Motorlu bir aracın söz konusu olması gerekir.
Sigorta kapsamındaki kaza karayolunda olmalıdır,
Motorlu araç işletme halinde olmalıdır.
Hatır taşıması söz konusu olmamalıdır.
Zarar görenin beraberinde bulunan eşyanın zarar görmesi gereklidir. Burada zarar
görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın
uğradığı zarardan işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir.Yani zarar görenin
bagaj ve benzeri eşyanın zarar görmesi halinde sigortacının sorumluluğu
bulunmaktadır.
Aracın çalınma ve gasp edilmesinde işleten ve eylemlerinden sorumlu kişilerin
kusurunun bulunmaması gerekir. Yani işletenin aracın çalınması veya gasp edilmesinde
araç işleteni veya işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru yoksa araç
işleteninin sorumlu olmaması nedeniyle sigortacının da sorumluluğu bulunmamaktadır.
Motorlu bisiklet sürücülerinin uğradığı zarardan sigorta şirketi sorumlu değildir.
Araç sürücüsünün zarar görmesi halinde Sigortacının sorumluluğu (Madde 91);
KTK 91. maddesine göre, zorunlu trafik sigortamda, sigortacı işletenin aynı yasanın
85/1. maddesindeki hukuki sorumluluğu üzerine alır. Anılan maddeye göre, bir motorlu
aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa işleten bu
zararlardan sorumlu olacaktır. Sigortacının bu kapsamda ki sorumluluğunu sınırlayan
KTK 92. maddesinde araç sürücüsünün sigorta kapsamı dışında kaldığına dair bir
hüküm olmadığı için araç sürücüsünün zarar görmesi halinde (mesela ölümü)sigorta
şirketinden tazminat talep edilebilecektir. Ancak araç sahibi ile sürücü aynı kişi ise veya
sürücü kusurlu ise sigortadan faydalanamaz.
En az sigorta tutarları (Madde 93)
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasında;
Teminat: Aracın cinsine göre, kişi başına ve kaza başına ödenecek, ölüm, yaralanma
tazminatları ile araçta meydana gelecek maddi hasar olarak ödenecek tazminatlarına
azami miktarları her yılı ilgili bakanlıkça belirlenip, Resmi Gazetede yayınlanır.
Kazanın meydana geldiği tarihteki poliçe limitleri geçerlidir.
Sigorta priminin ödeneceği zaman; Sigorta şirketinin sigorta poliçesinden doğacak
sorumluluğun başlaması için mutlaka primin tamamının yada ilk taksidinin ödenmesi
gerekmektedir. Uygulamada Zorunlu Trafik Sigortasının priminin tamamı peşin
ödenmektedir.
Tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller (Madde 95);
Sigorta sözleşmesinden veya kanunda doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması
veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesi veya kanuna göre tazminatın
kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Buna göre;KTK Mali Sor.Sigortası Genel Şartnamenin 4. maddesinde bu haller
sıralanmıştır.
Sigorta sözleşmesine gör; sigortacının sigortalıya rücu edebileceği haller.
Tazminatı gerektiren olay işletenin kastı veya ağır kusuru sonucunda meydana
gelmişse,
Tazminatı gerektiren olay, aracın KTK’nın hükümlerine göre ehliyetnamesi olmayan
kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda meydana gelmişse.
Kazanın sürücünün uyuşturucu veya keyif verici madde alması nedeniyle veya alkollü
içki almış olması nedeniyle meydana gelmişse.
Aracın çalınması veya gasp edilmesinde araç malıkinin kusurlu olması halinde
Yukarıda saydığımız durumlarda, sigorta şirketi, 3. kişinin zararını ödeyecek, ancak
ödediği zararın tahsilini teminen kendi sigortalısına müracaat edebilecektir. Yani,
sigortacı, sigorta ettirene karşı sahip olduğu defileri zarar gören 3. şahıslara karşı ileri
süremez. Bu düzenleme, kazada mağdur olanları korumak amacıyla yapılmıştır.
Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı (Madde 97)
Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı zara gören, mali sorumluluk sigortasında
öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi
dava açabilir.
Tedavi Giderlerinin Ödenmesi (Madde 98);
Motorlu araçların neden oldukları kazada, cismani zarara uğrayan kimse, ilk
yardım,muayene ve kontrol veya ayakta,hastanede ve diğer yerlerdeki tedavi
giderleriyle tedavisinin gerektirdiği sair masrafları zorunlu sorumluluk sigortasından
isteme hakkına sahiptir.
Tedavi giderleri; Hastane, sağlık yurdu, doktor, muayene, tahlil,ameliyat, refakatçı vs.
hizmetlerin ücret ve masrafları, muayene ve tahlil yerlerine gidiş geliş ücretleri,
ambulans, fizik tedavi, röntgen,ortopedi tedavisi,protez bedelleri,her türlü ilaç ve
munzam gıda bedellerini kapsar.
Birden fazla aracın karıştığı kazalarda; tedavi giderlerinin tazmini için zarar gören kişi
sigorta şirketlerinden herhangi birine başvurabilir. Bu durumda ödemeyi yapan sigorta
şirketi kusurları oranında diğer sorumlulara rücu edebilir. Yasada ödememin başvuru
tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ödenmesini öngörmüş olup, buna aykırılık halinde,
sigorta şirketini şikayet etme yoluna gidebilirsiniz.
Tazminat ve giderlerin ödenmesi (Madde 99);
Tazminat ve giderlerin ödenmesi usulü; Sigorta şirketi,hak sahibinin kaza ve zarara
ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya
kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren poliçede belirlenen sınırlar dahilinde
kalan miktarı 8 iş günü içinde ödemek zorundadır.
Sigortaca yapılacak ödeme mahiyeti; sigorta şirketinin zarar görene yapacağı ödeme
maktu bir ödeme değildir. Zarar görenin gerçek zararı sigorta şirketince ödenecektir.
Ancak yapılacak ödeme de, sigorta poliçesinde belirlenen limitle, sınırlı olup, sigorta
şirketi limitin üzerinde ödeme yapmayacaktır.
Devlete ve kamu tüzel kişilerine ait araçlar (Madde 106)
Yasa hükmünde belirtilen kamu tüzel kişileri de KTK 85. maddesi anlamında işleten
niteliği ile ve tehlikesine ilkesine göre zarardan sorumlu tutulmuştur. Bu araçlara mali
sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
DDY’nin Sorumluluğu; Trenler karayolunda değil de ray üzerinde giden araçlar
olduğundan KTK tabi değildir. Ancak trenler motorlu araç olduğundan hemzemin
geçitlerde meydana gelen kazalardan DDY idaresi KTK hükümlerine işleten olarak
sorumludur.
Alkollü Araç Kullanma Durumu ve Rücu;
Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması
halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir.
Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu
durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir.
Sigortacının rücu meselesi, gerek zorunlu olsun, gerekse ihtiyari mali sorumluluk
sigortası genel şartlarına göre sigortacı ödediği tazminat tutarınca sigorta ettirenin
yerine geçer. Böylece, işletenin (sigorta ettirenin) kazaya sebep olan kişilere karşı
açabileceği tazminat davalarını sigortacı açabilecektir.
Benzer bir hükümde Ticaret Kanunu 1301. madde de vardır. Buna göre sigortacı
sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta
ettiren kimsenin vahi zarardan dolayı 3. şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak,
tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder denilmektedir. KTK 95. madde de
sigorta şirketinin sigorta sözleşmesine aykırı hallerde 3. şahıslara yapacağı ödeme
durumlarında sigorta ettirene başvurabileceği yukarıda belirtilmiştir.
Aynı şekilde; KTK 98. maddesinde tedavi masrafları için zarar görenin sigortacılardan
herhangi birine başvurabileceği hükmü yer almaktadır. Yine 99. maddede tedavi
masrafları dışındaki ödemelerde sigortacının diğer sigorta şirketlerine sorumluluk
oranında paylaştırılmasını isteyebilecektir. Burada da rücu meselesi ortaya
çıkmaktadır. Bu durumda da ödemeyi yapan sigorta şirketi, diğer sigorta şirketlerine
kusurları oranında başvurabilecektir.
Sigortacının (sigorta şirketinin ) Halef sıfatıyla açacağı rücu davasında zaman aşımı;
KTK 109. ve B,K 60.madde uyarınca zarar görenin ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği
tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda 10yıl içinde dava açılmalıdır. Yani sigorta şirketi
rücu davasında zarar görenin (sigortalının) zaman aşımına bağlıdır.
KTK yer almamasına rağmen, Yeşilkart Sigortası, Kasko Sigortası ve Zorunlu Koltuk
sigortasına kısaca değinmekte fayda vardır.
Zamanaşımı (Madde 109);
1-KTK kapsamında zamanaşımı;
a-Mala gelen zararlarda; zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği
tarihten iki yıl ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,
b-Kişiye gelen zararlarda;
Maddi zararlar; zarar gören, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten iki yıl
ve her halükarda kaza tarihinde itibaren 10 sene,
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir
zamanaşımı süresi öngörmüşse; ceza kanununda ceza için öngörülen zamanaşımı süresi
uygulanır. Burada sürücü veya işleten ayırımı yapılmamıştır. Uzatılmış zamanaşımının
uygulanması için sürücünün mahkum olması şartı aranmaz.
c-Manevi tazminatta zamanaşımı; KTK 90. maddesinde manevi tazminatta B.K.’nun
haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanması hüküm altına alınmış olup, buna göre;
B.K. 60. maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörülse de, Yargıtayın bir
kararında “dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha
uzun bur zamanaşımı süresi öngörmüşse bu süre manevi tazminat açısından da
uygulanır”
2-KTK kapsamına girmeyen haksız fiillerde zamanaşımı;
B.K. 60. maddesine göre zamanaşımı, zarar görenin zararı ve faili öğrenmesinden
itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıldır. Ancak eylem suç ise ve ceza kanununda daha
uzun bir süre öngörülmüşse, zamanaşımı süresi ceza kanununda fiil için belirtilen
zamanaşımı süresidir.
Sigortacıya (Sigorta şirketine) karşı Zamanaşımı;
a-Zarar görenin sigortaya başvurması durumunda; KTK sigortacıya karşı açılacak
davalarda zamanaşımı konusunda özel bir açıklama yoktur. Bu durumda 2 ve 10 yıllık
zamanaşımı süreleri burada da uygulanır. Cezayı gerektiren bir fiil varsa ceza
kanunundaki zamanaşımı uygulanır.
b-Sigortalının sigortacıya (sigorta şirketine) başvurması durumunda; TTK. 1268.
maddesine göre sigortalı ile sigortacı arasındaki sözleşmeden kaynaklanan taleplerde
zamanaşımı süresi 2 yıldır.
c-Sigortacının Rücu davasında; zarar görenin zarar verene karşı taleplerinde uygulanan
zamanaşımı burada uygulanır. Burada zamanaşımının sigortacı açısından ne zaman
başlayacağı önemlidir. Sigorta şirketinin rücu davasında zamanaşımı süresi, halefinin
(zarar görenin) faili öğrenme tarihinden itibaren başlar.
Yetkili mahkeme (Madde 110);
Trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalarda; Sigortacının merkez
veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer ile kazanın
meydana geldiği yer mahkemesinde açılabilir.
Aynı dava sigorta şirketine karşı açılmamış olup, işletene karşı açılmışsa, genel
hükümlere göre ya davalının ikametgâhı veya kazanın meydana geldiği yer mahkemesi
yetkilidir.
Görevli mahkeme;
Davanın miktarına göre Sulh veya Asliye Hukuk mahkemelerinde açılır. 7.230,00 TL ve
altı taleplerde Sulh Hukuk, 7.230,00 TL üstünde ise Asliye Hukuk mahkemesinde açılır.
Eğer davanın tarafları tacir ise ve haksız fiil ticari bir işletmeyi ilgilendiriyorsa; dava
ticaret mahkemesinde görülür.
Otobüs, minibüs, taksi gibi araçlarda yolcu olarak bulunan kimselerin bunlara açacağı
davalar ticaret mahkemesinde görülür.